Prof. Dr. Metin Duyar
Altın, yüzyıllardır kriz dönemlerinin güvenli limanı olarak kabul edilirken; gümüş hem değerli metal hem de stratejik sanayi girdisi kimliğiyle dikkat çekiyor. Bugün, bu iki metalin fiyatlarındaki ani sıçramalar yalnızca arz–talep meselesi değil; aynı zamanda küresel sistemin sağlığına dair önemli bir sinyal niteliği taşıyor.
FİYATLAR NE SÖYLÜYOR?
2025 yılının ikinci çeyreğinde altın fiyatı 3.500 dolar/ons seviyesini test ettikten sonra temmuz başı itibarıyla 3.300–3.350 dolar bandına çekildi. Bu düzeltme, teknik analizlerde uzun süredir beklenen bir gelişmeydi. Ancak fiyatın bu bantta tutunmaya devam etmesi, hala yüksek talebin sürdüğünü ve bu seviyenin bir “yeni normal” olarak kabul edilmeye başladığını gösteriyor.
ALTIN VE GÜMÜŞ FİYAT EĞİLİMLERİ (2025)
Kaynak: Kitco
Gümüş ise yılbaşından bu yana %20’nin üzerinde değer kazandı ve 34 dolar/ons seviyelerinde güçlü bir direnç oluşturmuş durumda. Kitco’daki güncel analizlerde, her iki metal için de teknik göstergeler aşırı alım sinyalleri verirken, düzeltmelerin sınırlı kalması dikkat çekiyor. Özellikle altın için 3.300 dolar, gümüş için ise 32 dolar kritik psikolojik eşikler hâline gelmiş durumda.
KÜRESEL KAOSUN PARAMETRELERİ
Bu fiyat hareketlerinin arka planında, çok daha karmaşık ve sistemik bir tablo yatıyor. Jeopolitik olarak:
- Ukrayna-Rusya savaşı, NATO’nun genişleme stratejileri,
- ABD-Çin ticaret gerilimleri, özellikle çip ve kritik maden tedariki alanlarında yaptırımla sonuçlanan rekabet,
- BRICS ülkelerinin finansal iş birliğini artırması, altına dayalı rezerv sistemlerinin geliştirilmesi gibi faktörler, altına olan stratejik ilgiyi artırıyor.
- Bununla birlikte ABD’nin hızla artan borçlanma ihtiyacı, Temsilciler Meclisi’nde devam eden bütçe krizleri ve doların yapısal değer kaybı, yatırımcıların rezerv para birimlerine olan güvenini aşındırıyor. Sonuç olarak birçok ülke, ABD tahvilleri yerine altın rezervlerini artırmaya başladı.
- Bu kırılganlık ortamında, altın yalnızca bir “güvenli liman” değil; aynı zamanda egemenlik aracı olarak da konumlandırılıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, dışa bağımlılığı azaltmak ve rezerv yönetiminde özerklik sağlamak amacıyla altın ve gümüş gibi varlıklara yöneliyor.
MERKEZ BANKALARININ ROLÜ
World Gold Council’in 2025 ortasında yayımladığı ankete göre merkez bankalarının %76’sı, önümüzdeki beş yılda altının toplam rezervlerde daha büyük bir yer kaplayacağını düşünüyor. Aynı rapora göre 2025’in ilk çeyreğinde 244 ton altın alımı gerçekleştirilmiş durumda. Polonya, Çin ve Türkiye bu alımlarda öne çıkıyor.
Bu veriler, merkez bankalarının küresel düzeyde altın pozisyonlarını artırdığını, bunun da fiyatların yükselişini desteklediğini gösteriyor. Ancak gümüş için benzer bir veri seti bulunmasa da özellikle sanayideki artan kullanım, dolaylı olarak merkez bankaları ve kamu otoritelerinin dolaylı yönelimini yansıtıyor.
GÜMÜŞ: YATIRIM ARACI MI, SANAYİ YAKITI MI?
Gümüşün bu dönemdeki yükselişi yalnızca finansal değil, endüstriyel nedenlere de dayanıyor. Elektrikli araçlar, güneş panelleri, yüksek iletkenliğe sahip çipler ve batarya sistemlerinde gümüşün kullanımı artıyor. Özellikle enerji dönüşümü ve yeşil teknolojiler, gümüşe olan talebi sürekli canlı tutuyor.
Örneğin bir güneş panelinde yaklaşık 20 gram gümüş kullanıldığı hesaplandığında, yalnızca fotovoltaik sektöründeki büyüme bile yıllık gümüş talebini ciddi biçimde yukarı çekiyor. Bu talep artışı karşısında maden üretimi aynı hızda artmadığı için, arz-talep dengesi gümüş fiyatlarını yukarı yönlü baskılamaya devam ediyor.
Gümüş, yatırımcının gözünde hâlâ “altının küçük kardeşi” olarak görülse de, endüstriyel kullanım hacmi itibarıyla daha volatil, ancak daha agresif kazanç potansiyeli taşıyan bir araç olarak dikkat çekiyor.
TEKNİK GÖRÜNÜM: DİRENÇ BÖLGELERİ, DÜZELTME RİSKLERİ
Altın için 3.280–3.320 dolar arası teknik destek olarak görülüyor. Bu seviyenin altına sarkmalar kısa vadede alım fırsatı olarak değerlendiriliyor. Ancak 3.400 üzeri hareketlerin kalıcı olabilmesi için küresel risklerin daha da tırmanması gerekiyor.
Gümüş tarafında 32–34 dolar bandı kritik. Bu bölgeyi aşan bir gümüş fiyatı, 36–38 dolar seviyelerine kadar potansiyel barındırıyor. Ancak özellikle endüstriyel kullanım ve küresel büyüme beklentileri, bu hareketleri şekillendirecek temel dinamikler arasında yer alıyor.
RSI ve MACD gibi teknik göstergeler her iki metal için de aşırı alım bölgelerinde bulunuyor. Bu da kısa vadeli düzeltmelerin olağan karşılanması gerektiğini, ancak genel yönün hâlâ yukarı olduğunu gösteriyor.
YATIRIMCILAR İÇİN YOL HARİTASI
Gerek bireysel gerekse kurumsal yatırımcılar için şu noktalar öne çıkıyor:
- Altın, sistemik risklerden korunmak isteyenler için hâlâ en güçlü araç. Ancak fiyat seviyeleri artık oldukça yüksek olduğu için giriş zamanlaması kritik.
- Gümüş hem daha uygun fiyatlı hem de endüstriyel momentumdan beslenen bir enstrüman. Ancak volatilitesi yüksek olduğundan daha dikkatli pozisyonlanma gerektiriyor.
- Fiziki yatırımlar, merkez bankalarının da tercih ettiği gibi uzun vadeli saklama stratejileri için öne çıkıyor.
- ETF’ler ve vadeli işlemler, kısa vadeli yön arayışında olan yatırımcılar için alternatif sunuyor.
- Altın-gümüş oranı da yatırımcılar tarafından takip edilmeli. Bu oran daraldığında gümüşe yönelmek daha mantıklı olabilir.
ALTIN VE GÜMÜŞ, YENİ BİR DÖNEMİN HABERCİSİ Mİ?
2025 yılında altın ve gümüşte yaşanan fiyat hareketleri yalnızca finansal piyasaların değil, aynı zamanda küresel sistemin nabzını da yansıtıyor. Jeopolitik kırılmalar, ekonomik türbülans ve stratejik özerklik arayışları, bu iki metali yeniden gündemin merkezine taşıdı.
GELECEĞİN SANAYİ TEMİNATI: GÜMÜŞ
Altın, geçmişin mirası olarak güven sağlarken; gümüş, geleceğin sanayi teminatı olarak öne çıkıyor. Yatırımcı için kritik olan, bu iki metalin birbirini nasıl tamamladığını, hangi konjonktürde hangi rolü üstlendiklerini doğru okumak. Çünkü altın ve gümüş artık yalnızca değerli değil; aynı zamanda stratejik ve yapısal bir dönüşümün simgesi.
Kaynak: Sanayi Gazetesi
Yorumlar