Her fırsatta “çoğulculuk”, “özgürlük” ve “farklılıklara saygı” kavramlarını diline pelesenk eden bazı yayın organları, söz konusu İslami değerler olduğunda nedense bu ilkeleri bir kenara bırakıyor. Büyük çoğunluğu Müslüman olan bir toplumda, inancımıza yönelik alaycı tutumlar sergilemek, eleştiriden değil, yerli İslami fobi etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Leman dergisinin Hz. Muhammed’in karikatürünü çizdiği iddiası, toplumun büyük bir kısmında haklı bir öfkeye sebep oldu. Tepkiler yükselince, “Biz sadece İslami bir ismi kullandık,” denilerek işin içinden çıkılmaya çalışıldı. Oysa bu savunma, meseleyi hafife almakla kalmıyor, aynı zamanda kamuoyunun zekâsıyla da alay ediyor.
Karikatür çizen insanlar genellikle zeki, analiz gücü yüksek ve toplumsal refleksleri iyi bilen kişilerden oluşur. Bu kadar tecrübeli bir çizerin, çizdiği karikatürün nasıl bir anlam taşıyacağını, toplumda nasıl yankı bulacağını hesap edememesi mümkün mü?
Hasbelkader yazarlık yapan biri olarak ben bile bir roman yazarken, tanıdığım insanların isimlerini karakterlere verirken iki kez düşünürüm. Hele ki olumsuz bir karakterse, bu isimle bir bağ kurulabileceğini, insanların alınabileceğini öngörürüm. Bu kadar basit bir hassasiyeti ben düşünebiliyorsam, yıllardır bu işi yapan profesyonel bir çizerin bunu düşünmemesi akla yatkın mı?
Bazı çevreler, bu tür eylemleri “ifade özgürlüğü” olarak savunuyor. Ancak aynı özgürlük, Batı kültürünü veya seküler yaşam tarzını eleştiren bir ifadeye geldiğinde, anında “nefret söylemi” etiketi yapıştırılıyor. O halde soralım: Özgürlük gerçekten herkes için mi, yoksa sadece belli bir dünya görüşüne mi ait?
Yorumlar